Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Oktay Rifat - Danaburnu

Oktay Rifat'ın okuduğum ilk kitabıydı. O kadar etkilendim ki... başlarda kopuk kopuk, atlayarak giden hikaye dizinini görünce bunun bir öykü kitabı olduğunu düşündüm. Ancak sonradan hikâyeler o kadar güzel birleşti ki... Berber Recep, Hayat Kadını Emine, Yalnızlardan Mehmet ve hasta anası.. aşağıdaki yazıyı o kadar beğendim ki üstüne de bir şey yazmak istemedim açıkcası. Oktay Rifat, 1980 yılında yayımlanan ikinci romanı Danaburnu’yla 1981’de Madaralı Roman Ödülü’nü aldı. Özellikle kahramanlarının iç dünyalarını anlatırken tutturduğu etkileyici diliyle bir ozanın elinden çıktığı belli olan, bir cinayet üzerine kurulu Danaburnu, çeşitli kesimlerden insan hayatlarına ayna tutarken bir döneme de tanıklık ediyor. Yozlaşmadan payını alan sıradan insanların yaşadıkları çalkalanmalar, onların tutunma çabaları ve çıkarları doğrultusunda küçük hesaplar peşinde koşan küçük burjuvalar Danaburnu’nda buluşuyor ve birbiriyle kesişen değişik hayat hikâyeleri sürükleyici bir dille anlatılıyor. *Ga

Jose Saramago - Mızraklar, Mızraklar Tüfekler, Tüfekler

Tamamlanamayan bir roman, ne acı. Hani derler ya bir insan vefat etmeden önce aniden memleketine ya da görmek istediği bir yere gider; öldükten sonra derler ki toprak çekti, bu da biraz böyle olmuş. Hüzünlüydü. Yazarın sonradan bulunan notları arasında çoğu zaman "kitabı galiba bitiremeyeceğim" dediği de gözleniyor. nitekim yazar 18 Haziran 2010 tarihinde hayatını kaybediyor.  Neden bir silah fabrikasında işçi grevi olmaz?  yazar bu soruyu soruyor kendisine ve karakteriyle bu sorunun cevabını arıyor. Çalıştığı silah fabrikasının geçmişini irdeliyor. Tabi romanın yarım kalmasından dolayı o örgü tam olarak oturtulmuyor ama aslında savaşı ve insanlığı çok güzel betimliyor Saramago: "Dünya kurulalı beri silahlar vardı ve bu yüzden daha fazla insan ölüyor değildi,sadece ölmesi gerekenler ölüyordu, asla daha fazlası değil." Kitabın sonunda yer alan "Artur Paz Semedo'yu Ben de Tanıdım" bölümü zaten şahane. Bu bölümde kartallerden silah kaçakçılarından üzeri k

John Steinbeck - Fareler ve İnsanlar

Bu yaşıma kadar okumadığıma öyle sevindim ki.. niye diyecek olursanız, okuma olarak az da olsa bir olgunluğa ulaştığımı düşünüyorum. Mesela yıllar önce "Gecenin Sonuna Yolculuk" kitabını okuyup kaç kez yarıda bırakıp tekrar başladığımı hatırladığımda sebebini şimdi çok daha iyi anlıyorum. Bazı kitapları, yapıtları anlayabilmek için de belirli bir okuma olgunluğuna erişmek gerek olduğu kesin. He, diyeceksiniz ki Fareler ve İnsanlar öyle abartılacak ağırlıkta (derinliğinden bahsediyorum) değil. Öyle de, evet.. ama aralarında geçen konuşmaları, karakterlerin her birinin ayrı yalnızlığını anlayabilmek öyle hoşuma gitti ki. Yalnızlar neredeyse hepsi. İki ana karakter çiftçiler George ve Lennie'den tutun, çalıştıkları çiftlikteki arkadaşları (Curley hariç sanırım) Slim, Candy, Carlson.. George ve Lennie, iki güzel arkadaş. iki yetenekli çiftçi. Bir hayalleri var, kendi çiftliklerini kurup, yetiştirdikleri ürünler ile yaşamlarını idam ettirmek. Bunun için de para kazanmaları ger