Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Dalgalar - Virginia Woolf

 Okuduğum en zor romanlardan biri kesinlikle. İki kere yarıda bırakıp üçüncüde bitirebildim. Olay örgüsü ne anlatıyor derseniz inanın anlatamam. Ancak şu bir gerçek ki Woolf cümlelerini resmen konuşturuyor. Altını çizdiğim sayısız cümle ve paragraf var, gerçekten büyüleyici bir üslup. Üşenmezsem eğer birgün altını çizdiklerimi burada paylaşacağım. Kitap incelemesi ile ilgili https://gaiadergi.com/dalgalar-hakkinda-bir-kitap-ustune-izlenimler/ web sitesinde çok güzel bir yazı buldum, sizlere aşağıda alıntılıyorum. Okuma süresi: 4 dakika Virgina Wolf, yazar ve eleştirmen, 1882’de Londra’da doğdu. Bin sekiz yüz seksen iki Londra’sı kadın hakları konusunda günümüz dünyasının birçok ülkesinden daha geri bir noktaydı. Virgina Woolf’un, eğitim hakkı engellendi. Bu durumun onun üstünde yarattığı etki sadece yazısını daha çok bilemesine sebep olmuştur diye düşünmek sadece fantastik bir kurgu olur. Hayatındaki diğer olumsuzluklar gibi yaşarken geçirdiği psikolojik krizlerin altyapısında durduğun
En son yayınlar

Gerbrand Bakker - Dolambaç

 Keyifle okuyup bitirdiğim bir roman daha. Önümüzdeki sene hatta belki de her sene bir defa okuyacağım romanlar arasına girdi. Roman incelemesi ile ilgili alıntı yazısı aşağıdadır. Yazı https://bagdaskurangolge.wordpress.com/2020/04/20/dolambac/ adresinden alıntılanmıştır. Yukarıda Ses Yok ile hayranlığımı kazanmıştı Gerbrand Bakker. Dolambaç ile bu hayranlığım pekişti. Dolambaç ilk romana göre içerik yönünden biraz zayıf. İçeriğin zayıflığını her iki roman için de söyleyebiliriz. Ne var ki, içeriğin zengin ya da yoksul olması bir eseri iyi ya da kötü yapmaz. Tarz, ifade biçimi daha belirleyicidir. Bu bakımdan bu romanda da çok bir şey olmuyor. Evini ve ailesini bırakmış bir kadın var adını bile zor öğreniyoruz. Bir de kadını arayan, kovalayan bir koca var. Bu iki insanın hayatına giren insanların da hikayede önemsenmeyecek bir rolü var. Özellikle kadının hayatına giren oğlan, delikanlı Bradwen romanın önemli bir kişisi. Dolambaç adı aslında Gerbrand Bakker romanlarının anahtar sözcüğü

Arthur Koestler - Gün Ortasında Karanlık

 Okuması ciddiyet gerektiren, sakin kafayla okunması gereken bir siyasi kitap kanımca. Beni sıkmadan sonuna kadar okuttu, kesinlikle tavsiye ederim. Yine altını çizdiğim cümleleri aşağıda paylaşıp devamında 1000kitap.com dan baran39 kullanıcı isimli kişinin kitap incelemesini paylaşacağım. "Tanrının çekiciliği şeytanınkine her zaman ağır basmıştır insanoğlu için, çok daha tehlikelidir. Katır ve insanın kendi vicdanıyla uzlaşmalarının hepsi yalandır. İçinden gelen o lanet olası ses her zaman yükselirse, kulaklarını tıka..." "Oysa zamanla anlayacaktı ki güçsüzlüğün aşamaları en az güçlülüğün aşamaları kadar çoktu; yenilginin yarattığı baş dönmesi, zaferinki kadar sersemletici, derinliği ise sonsuzdu. Ve Gletkin, onu bu merdivenden adım adım indirmeye kararlıydı." " Arthur Koestler Gün Ortasında Karanlık’ romanın da Stalin diktası altındaki 1930’lar Sovyetleri’ni anlatıyor. Ülke ve kişi adı vermeden, belirli bir dönem anmadan, burada yaşanan siyasi çalkantıyı ele

Mircea Cărtărescu - Travesti

 Benim için okuması zor bir kitap olmadı. Bu tür romanları seviyorum, yazar birinci tekil ile ikinci tekil arasında güzel bir dil oluşturmuş. Olay örgüsü aklımda kalmadı ancak çok güzel bir derleme buldum yine internette. İlk başlarda benim altını çizdiğim yerleri ekleyeyim. "o zamanlar mesleğim yalnızlıktı." "hayatımda açtığım kapılar, hayatım boyunca başka korkutucu odaların, somurtkan koridorların, anlaşılmayan dünyaların, kanamış vulvanın ilk kapısının ve can çekişmenin terlerinin son kapısının her yerde ve her zaman aranan büyük Girişin büyük kapısının, benim pislik bedenimde olmuş olan her bir yaranın kapısının, sahip olduğum her kadının kalçaları arasındaki kapının, yıldızlar arasındaki geniş ve rüzgarlı kapıların, her ayna olan kapının, yazmayacağım kitabımın sürekli, ah sürekli olan ve sonsuza kadar kapalı olacak kapısının, yüzümün yedi kapısının ve şiirlerim olan umutsuz kapıların -ve daha fazlası, evren olan, hiçbir şeyden hiçbir şeye geçiş olarak adlandırılan

Orhan Pamuk - Cevdet Bey ve Oğulları

 Bazı kitaplar vardır ya hani, okuduktan sonra ne kadar süre geçerse geçsin unutamazsın karakterleri ve bazı olayları. Bu kitap nezdinde söylemem gerekirse benim için böyle bir kitap oldu. Karakterler bakımından şahane işlenmiş bir roman. Yine fevkalade bir kitap yorumu bulduğum için alıntılayacağım. Kitapta "iyi bir şair olamazsam 30'umda intihar edeceğim." diyen Muhittin'in izi bende hep kalacak. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/485632 adresinde şahane bir inceleme var, göz atmanızı tavsiye ederim.

Per Petterson - Lanet Olsun Zaman Nehrine

 Okuyup bitirdiğimde tek hissettiğim muazzam bir yalnızlıktı. Sevgisizlikti. Yine nefis inşa edilmiş bir karakter bizleri hayatında zaman yolculuğuna çıkarıyor. İnternette denk gelirken kısa ama şahane bir yoruma denk geldim, burada paylaşıyorum. Tavsiye ederim. "Kitap da kırklı yaşlarına yaklaşmış ama hiç bir zaman kendini kanıtlayamamış bir adamın hikayesi anlatılıyor. "Zamanının dışında bir adamdım ben. Ya da karakterimde bir kusur, temelinde her geçen sene büyüyen bir çatlak vardı. " kendi deyimiyle o kapatamadığı çatlaklarla hep kendini sorgulayan bir adam. Kitabı okurken karakterin zamanda yolculuğuna şahit oluyorsunuz. Bazen küçük bir çocuk bazen 20 li yaşlarda yeni yetme bir genç bazen yorgun ama kendini hiç olgun hissetmeyen orta yaşlar. Düşünmek lazım dedim kendi kendime. Çocuklarımıza kızarken onlar yokmuş gibi davranırken üzüldükleri zaman duygularını küçümsediğimiz zaman durup kendimizi yoklamalıyız. Bu zamanın küçük ruhlarının içinde açtığımız küçük çatlakl

FAHRENHEIT 451- RAY BRADBURY

 "Bir kadının yanan bir evde kalmasına yol açtıklarına göre, kitaplarda bir şeyler olmalı... hayal edemeyeceğimiz bir şeyler; orada bir şeyler olmalı." "Kitaplar unutmaktan korktuğumuz bir sürü şeyi depoladığımız kapların bir türüydü yalnızca." "Kitaplardan bu kadar nefret edilmesinin ve korkulmasının sebebini şimdi anlıyor musun? Onlar hayatın yüzündeki gözenekleri gösterir." "Montag binlerce yüzün bahçelere, arka sokaklara ve gökyüzüne baktığını hayal etti; perdelerin gizlediği o yüzler solgundu, gecenin karşısında ürkmüş yüzlerdi, elektrikli mağaralardan dışarıya göz atan gri hayvanlar gibiydiler..." Üsttekiler benim altını çizdiklerim. Kitap hakkında o kadar çok şey duydum ki duyduklarımı unutup sıfır, temiz bir zihinle okumaya başlamak istedim. İyi ki de öyle yapmışım. Beklediğimden çok daha iyi bir kitaptı. İnanılmaz güzel karakter inşaları vardı. Ana karakter, yan karakterler, mekanik tazı.... sonundaki kaçış ve "kendileri gibi oldukl